Hayatın Gerçekleri…(2)

6 ^0_C

İstanbul

Ramazan Demir

26 Ocak 2020 Pazar

Hayatın Gerçekleri…(2)

(Geçen sayıdan devam).

Yahudiliğin bugün dahi yasa olarak kabul ettiği, çok önceleri söylenmiş bazı temel söylemler vardır; bunların başında, “TALMUD” olarak bilinen kutsal metinlerdir. Talmut bir bakıma Yahudilerin günlük hayatını düzenleyen, yaşam biçimlerine sınırlar koyan bir kutsal metindir. Bazılarına göre önemli bir fıkıh kitabı olarak da bilinir. Bu bağlamda Talmut yaklaşık 1500 yıldan beri Yahudilerin eğitiminde ve öğretiminde esas alınan kuralları, ilkeleri sağlayan geleneksel yazılı bir kaynaktır. Yahudilik için kutsal değerler olan bu metinlerden bazı alıntılar yaparak konuya açılım getirelim.

İşte Talmuttan örnekler: “… Yalnız Yahudilere insan gözüyle bakılır. Yahudilerden gerisi sadece birer hayvandır…”

“…Yahudi olmayanın kanını akıtmak Allah’a kurban sunmaktır…”

“…Yahudi olmayan bir insana, ancak ona dost görünmek ve çatışmalardan kaçınmak için selam verilir…”

Evet böyle emrediyor Talmut…

Bilindiği üzere İsrail’in tarım yapabilme imkanları sınırlıdır. Zira bulunduğu arazi çorak, dağlık ve kurak bir yapıya sahiptir. Bir anlamda çölleşmiş bir arazide yaşamak durumundadır. Bununla beraber teknolojiyi kullanarak ileri derecede “tohumculuk” sektörünü çok iyi geliştirmiştir. Bu bağlamda dünyaya başta Türkiye’ye sebze tohum satmaktadır. Diğer güçlü olduğu alan ise Askeriyedir. Bu iki sektörün dışında gelişmiş bir sanayisi yok denebilir. İnanç turizmi güçlü iken savaşlar nedeniyle ziyaretçisi de çok azalmış durumdadır.

“Peki bu ülke bu kadar parayı, zenginliği nereden buluyor?”

Diye aklımızdan geçen ilk soruyu irdeleyelim; kendi ürettiklerinin dışında İsrail’in iki ana gelir kaynağı vardır, bunlar;

1.ABD in hibe yardımları,

2.Sizlerden-bizlerden aldıkları paralar.

Birinci kaynağa diyeceğimiz olamaz, başkası başkasına para veriyor, destek veriyor… Bunun sebepleri çok ve detaylıdır.

Ancak, ikinci kaynak bizi, hepimizi, diğer bir ifade ile tüm insanları ilgilendiriyor.

Evet, sizlerden ve bizlerden alınan paralarla kaynak sağlıyor, savaşa devam edebiliyor…

Nasıl mı, konuyu biraz açalım; İsrail devletinin 1948 yılında kurulduğunu ve bir dünya devleti olması için ilk tanıyan ülkelerden biri olduğumuzu da burada belirtmeliyim. Dolayısıyla 1948 yılından itibaren Ortadoğu’ya İsrail geldi.

Peki o zamana kadar Yahudiler nerede idi?

Nerede yaşıyorlardı?

Bu soruya verilecek tek cümlelik cevap var; Dünyanın her yerinde…

Yani, Yahudiler Dünyanın birçok ülkesinde milyonlar olarak yaşıyorlardı...

O ülkelerin sadık vatandaşlarıydı, devlet, siyaset ve özellikle ekonomik alanda çok güçlüydüler, üretkendiler, zengindiler…

Çünkü büyük bir idealleri vardı… “Dünya Yahudi İmparatorluğunu kurmak…”

Bulundukları ülkelerde son derece önemli ve büyük sanayi kuruluşları, ticarethaneleri, şirketleri vardı. Bunları geliştirdiler, devletleri, siyasi iktidarları etkileyecek derecede ekonomik güç oldular. Büyük şirketler ve yatırımlar nedeniyle toplumun hayatının bir parçası oldular. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi…

İşte değişik ülkelerdeki bu şirketlerin bağışları İsrail’in en önemli gelir kaynağı oldu. Yahudi sermayesinin dünyaya verdiği borçlarla alınan faizlerin sınırsızlığı bir başka kaynak…

Ve siz-biz kısaca hepimiz, tüm insanlar, İsrail’e hizmet eden, ekonomik katkı yapan şirketlerin ürünlerini satın alarak İsrail bütçesine katkı sağlamaktayız. Yaptığımız bu katkılar “bomba” olarak, füze olarak zavallı insanların, çocukların, kadınların başına yağıyor… Ticari yolla yaptığımız bağış, yaptığımız katkı da yetmiyor… Bu katkı devam ederken İsrail “Fırat’a biraz daha yaklaşmakta…”

Buradan bir çağrı yapılsa ne kadar etkili olur bilemem ama, benim görevim bunu yapmak; sevgili okuyucu, ne olur sanki bir sefercik duyarlı olsanız, ne olur?...

Bu duyarlılığı çocuklarınız için, vatanınız için, kader kurbanları için, aziz şehitlerimiz için yapsak…

Kendi kendinize şöyle diyebilirsiniz; “… canım ben bu ürünü almazsam ne olacak sanki, İsrail mi batacak?...” ama demeyin; yaparsanız eğer, inanın ki çok şey olack…İnanırsanız buna çok şey olacak…

Sonuç olarak biraz daha düşünmemiz gerekiyor.

Aşağıda vereceğim alıntı üzerinde düşünsek, konuyu daha iyi kavramış olacağız, belki daldığımız uykudan uyanıp kendimize gelebiliriz...

Yahudi devletinin fikir babası Theodor Herzl olarak bilinir...

Herzl , 1897 yılında yapılan dünya 1.Siyonist kongresi şöyle demektedir: “…Kuzey sınırlarınız Kapadokya’daki dağlara kadar dayanır. -Güneyde Süveyş kanalına…”

Diğer yandan, İsrail devletinin 1948de ilanı sırasında İsrail devlet bakanı olan Ben Gurion’in açıklaması son derece çarpıcı; “…Filistin’in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimiz ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir başka harita daha vardır: Nil’ den Fırata kadar…”

Görülüyor ki Yahudiliğin siyasal tezahürü olan İsrail devletinin yüzyıllar boyunca peşinde koştuğu hayalini, benimsediği idealini hiç saklamıyor… Açık olarak ifade ediyor… Acaba, İsrail tarafından Güneydoğu Anadolu’da toprak satın alınması, çiftliklerin kurulması, Irak’ın kuzeyinde verilen askeri eğitim bu amaca yönelik olabilir mi?!... Peki, ya hem İsrail karşıtı görünen hem de İsrail’le sıkı muhabbet içinde olan siyasi kadrolara ne demeli? Yorum sizindir… Muhabbetle kalınız…

6 ^0_C

Ramazan Demir

Hayatın Gerçekleri…(2)

Hırsızlık Genetik Miras Mı-1 ?

10 Kasımda Cumhuriyet Yumruklanıyor

Önerilen Yazılar

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…

Ramazan Demir

Hayatın Gerçekleri…(2)

Hırsızlık Genetik Miras Mı-1 ?

10 Kasımda Cumhuriyet Yumruklanıyor

Önerilen Yazılar

Atatürk Rozetini Takmak Suçtur…!!! (Bir Haberin Analizi Ve Türk Düşmanlığı)

Cumhuriyet Yumruklanıyor…(2)

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…