Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler... (1)

6 ^0_C

İstanbul

Ramazan Demir

16 Mart 2015 Pazartesi

Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler... (1)

Son günlerde “milliyetçilik” üzerine nutuk atan siyasilerin içine girdilkleri çelişki ve kavram gargaşası karşısında bu yazıyı kaleme alma gereğini duydum.

Önce, konuya bir soru ile başlayalım:

Ne demektir milliyetçilik?...

Bir millete kan bağı ile bağlı olmak mı?...

Bir kültürün, dinin savunulcuğunu yapmak mı?...

Toplumun fertleri arasında “arı ırk” esasına dayalı genetik mensubiyet mı?...

Ülkenin menfaatlerini korumak ve kollamak mı?...

Moda deyimle “ulusçuluk“ mı?...

Tüm bu soruları çoğaltarak, konuyu uzatmak mümkündür.

Bu yazımızda, terminoloji bağlamında, farklı algılamalar olabilir; normal karşılamak gerek... Ancak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da bu topraklarda birlik ve beraberlik içinde yaşamayı hedef olarak seçmiş insanların üzerinde uyuşabilecekleri, konsesusun sağlanabileceği bir yaklaşımı dile getirmek her zaman mümkündür... Bunu yaparken, terminolojinin sosyolojik boyutunu bir tarafa bırakma gayretinde, özellikle, olmayacağız. Termonolojiyi de sosyolojik ve kültürel derinliği içinde değerlendirmeye çalışacağız...

Sözlük ve ansiklopedilerden konuyu araştırdığınız takdirde, “milliyetçilik” kavramının karşılığını, çok kısaca, şöyle özetlemek mümkündür:

Milliyetçilik, bir toplumun fertlerini birleştiren değerler bütünü olan dil, tarih, kültür bağlarını esas alarak millet olma bilincine varan, bağımsız bir devlet oluşturmak isteyen insanların oluşturduğu siyasi harekettir.

Milliyetçiliği bu temel cümlelerle ifade ettikten sonra, farklı anlamlar yüklemek ve ifade etmek mümkündür; örneğin, bu hareketin temel ilkeleri vardır; kendi çıkarlarından ve uluslararası ilkelerden-menfaatlerden- daha çok milletinin menfaatlerine bağlı olma ilkesi gibi...

Bu temel ilke bağlamında milliyetçilik, siyasal bir görüştür, bakış açısıdır; fakat siyasal bir partinin programı değildir. Ancak, bazı siyasi partiler bu tür siyasi düşünceleri temel ilke olarak benimseyebilir.

Bu genel açıklama doğrultusunda konuyu Türk toplumundaki anlayış ve algılamaya getirelim; bize göre milliyetçilik, Türk milletinin siyasal, sosyal ve kültürel değerler bağlamında varoluş gerekçesini ortaya koyan ilkeler, değerler bütünüdür.

Türk milletinde milliyetçilik fikri nasıl oluştu, oluşturuldu?

Bilindiği üzere, yüzyıllar süren Osmanlı Devletinin temel kuruluş felsefesi, aidiyetten çok ortak değerleri paylaşım esasına dayanır; kutsal dinsel inançların önde tutulduğu, fakat toplumun varlık değerleri olan egemen kültürün esas alındığı bir anlayışın eseri bir kuruluş felsefesi idi. Ayrıca, bu değerlerin evrensel boyuttaki uygulayıcısı olması da Osmanlıya bir üstünlük sağlıyordu. Diğer bir ifade ile öz değerlerin evrensel değer olarak uygulama esasına dayalı bir felsefe... Milliyet fikri veya kimliği hiçbir zaman öne çıkarılmamıştır Osmanlıda... Asıl olan, “Osmanlılık” kimliği idi….

İşte böyle bir imparatorluk felsefesinin egemen olduğu yedi kıtadaki hakimiyet, ne zaman ki zayıflayıp, “ekalliyet”, “milliyet”, “aidiyet” esasına dayalı uyanışlar ve başkaldırılar oldu; işte o zaman, bir yerlerde insanlar da uyanmaya başladılar; “… yahu, galiba bir de “Türk” denilen bir millet vardı, bu Osmanlı idaresinde… Onların da kendine gelip ana topraklarına, “vatan” anaya, sahip olmaları gerekir…” denilerek, Osmanlıda, milliyetçilik duygularla uyanan en son millet oldu Türkler; yani milliyet mücadelesini en son veren Türklerdir. Bu husus son derece önemlidir…

Bir taraftan balkanlarda başkaldıran milletler, diğer taraftan Araplar ve Anadolu’da Ermeniler milliyetçilik esasına dayalı hareketlerini gösterirken, Osmanlı idaresinde başta Türkler olmak üzere “Osmanlıyı kurtarma” çareleri arıyordu…

Nafile…

İşte tam bu sırada Osmanlının kurucu temel öğesi ve esas tebaası olarak yüzyıllarca hizmet veren, fakat hiçbir zaman “millet” olduğuna dair bir kültürel aşı, yaşam anlayışı, eğitim derecesi verilmeyen, kendi kaderine terk edilmiş, el yordamı ve gelenekleriyle yaşamakta olan bir millet kendine geldi; “…ben de varım arkadaş!...” diye haykırdı…

İşte bu noktadan sonra Türk milletinin varlık sebebi olan değerler belirtildi, insanlara anlatıldı, kurtuluş savaşı başlatıldı...

Osmanlının yüzyıllarca Türk milletine unutturduğu “aidiyet” fikri bu noktadan sonra ortaya çıktı, “yeni bir umut yolu” olarak doğdu. Takip eden yıllarda bu felsefe ve anlayış üzerine yeniden bir milletin varlığı ortaya çıktı, ümmetten millet doğdu…

Bu çok önemli bir sonuçtur…

Osmanlının yıkıntıları üzerine kurulmak üzere bir Cumhuriyet hareketi başlatıldı…

(Devamı gelecek sayıda)

ÖNCEKİ

Şehitlerden Özür Dilemek...

SONRAKİ

6 ^0_C

Ramazan Demir

Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler... (1)

Şehitlerden Özür Dilemek...

Üniversite Profesörlüğü Ve Yeni Üniversitelere Rektör Seçimi Üzerine…

Önerilen Yazılar

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…

Ramazan Demir

Türk Milliyetçiliği Üzerine Düşünceler... (1)

Şehitlerden Özür Dilemek...

Üniversite Profesörlüğü Ve Yeni Üniversitelere Rektör Seçimi Üzerine…

Önerilen Yazılar

Öğretmenler Günü Dolayısıyla Anma Ve Anımsatma...

Türkiye’Nin Siyasi Tercihi … (2)

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…