İhanetin Böylesi İlk Kez Görülüyor!...

6 ^0_C

İstanbul

Ramazan Demir

12 Nisan 2011 Salı

İhanetin Böylesi İlk Kez Görülüyor!...

Şubat ayında, sıradan bir haber olarak geçiştirilen bir siyasi partinin il başkanı tarafında verilen beyanatı hatırlayanınız vardır. Bu il başkanının beyanatından sonra aynı ilin belediye reisi çok yeni bir tarihte “…Diyarbakır kaledir, hodri meydan…” diye basına açıklama yapmaktan geri durmadı… Derken bu siyasi partinin TBMM deki temsilcileri, terör örgütünü “…terörle itham edemeyeceklerini, kimsenin bunu kendilerinden beklememesi gerektiğini…” açıktan ifade ettiler. Ardından bayan Zana “….Terörist değil Kürtlerin lideridir…” iddiasında bulunmaktan geri durmadı (Milliyet 16, 22 eylül 2007)

Buyurun cenaze namazına!...

Bu son sıcak söylemleri ayrıca değerlendirmeye alacağız, fakat öncelikle il başkanının beyanatı üzerinde duralım.

Tarih boyunca Türk yurdu olmuş, kültür beldesi olmuş, Ziya Gökalp’ı, Süleyman Nazif’i, Ali Emiri’yi, Cahit Sıtkı Tarancı’yı ve daha nice bilgin ve edebiyatçı sanatkar yetiştirmiş güzelim Diyarbakır’dan, bugünlerde, sayın başbakan RTE’nin dediği “ihanet” kokan sesler yükselmektedir.

Partinin il başkanı olduğu söylenen bir zat tarafından, bugüne kadar ilan edilmiş söylemlerin en yıkıcısını, bölücüsünü ifade etmiştir... Buna kulakları inanmak istemeyen gazete muhabirlerine de tekrar etmiş… Bu söylemler, "…en ayrılıkçı, en Türkiye karşıtı ve en düşmanca…" sözler olarak basına yansımıştır…

Bakınız ne demiş bu zat, "…Türkiye Kerkük'e girerse karşısında bizi bulur. Ha Kerkük, ha Diyarbakır bunlar Kürt kentidir ve Türkiye'ye karşı harekete geçeriz. Sadece buralarda değil İstanbul'da, Ankara'da da Türkiye karşısında bizi bulur…" (Gazeteler ve köşe yazarları)

Mantıken bu ifadelerin söylendiğine inanmak mümkün değil… Fakat gerçek!...

Bugüne kadar benzeri ifadeler ne en koyu ayrılıkçı, ne de en koyu ırkçı bölücülerden duyuldu, bu ihanet kokan ifadeler!... Bu söylemi ne terörün başı sayılan kişi, ne onun yakın kadroları, ne de ülkede devletin hazinesinden beslenen ve devlet-millet düşmanı kişiler söylediler… En azından biz duymadık…

Bu sözleri söyleyenden çok, söyletene bakmak gerek…

Kuzey Irakta oluşturulan fiili durumun komşuları tarafından da alışılmasını dileyen ve bir anlamda “… siz ne derseniz deyin, biz bildiğimizi okuruz… atı alan Bağdadı geçti…” örneğini hatırlatır gibiler…

Kuzey Irakta bunu söyleyen “şalvar spor” mensuplarının suratlarındaki anlamsızlık, bakışlarındaki samimiyetsizlik, riyakârlık dolu vefasızlık… Bunlar yetmiyormuş gibi bir Türk siyasi partisinin il başkanı tarafından icra edilen söylemini iyi okumak ve anlamak gerek…

Böyle pervasızca bir söylemin ardındaki güç nedir, diye bir sorunun ne kadar abes olacağını söylemeye gerek var mı?...

Kuşkusuz esas destek ve sebep, kırk yıldan beri kapısında bekletilerek girilmeye çalışılan, aslında kendisinin ne olacağı dahi belli olmayan, AB komiserliğidir. Bu komiserliğin telkinleriyle acemi siyasi ekip sayesinde çıkartılan uyum/uyumsuzluk yasaları…

Irkçı düşüncenin, ayırımcılığın bu denli doruk noktaya çıkmasının arkasında içte bu AB vardır, ona yaslanan takkiyeci zihniyetin gölgesi vardır…

AB tarafından şiddetle desteklenen ırkçı “Kürtçülük” e dayalı "bölücülük" bir ilki başarmıştır…

Hedef, Türk-Kürt vatandaşlarını birbirine kırdırmak ve yeni bir Yugoslavya yaratmaktır; bunun için tutulmuş provokatörlerin “uluorta” konuşmaları bundandır…

En ileri vatan hainlerinin, bayrak ve millet düşmanlarının ancak yapabileceği bir söylemdir bu… Bu söylemler bir bakıma sadece ırkçı “bölücülük” filan de değildir; resmen "bölünmüşlüğün" bir ifadesidir…

Bunu, maalesef “ehliyetsiz” siyasi irade başarmıştır…

Gözleri aydın…

“Türkiyelilik” kimliği söylemi aşı tuttu!...

Irki temele dayanmayan ve tamamen bütünleştirici bir söylem olan “Türk” kimliği söylemine mensup, hangi kökenden olursa olsun, bir vatandaş bu söylemi sarf edebilir?... İster aydın, ister sanayici, ister siyasetçi, ister sıradan vatandaş olsun kafası birazcık çalışan herkes, Türkiye'nin Irak’a gidip Kerkük'ü işgal etmesinin yanlış olduğunu de bilir... Bunu telaffuz edenleri kınamak de mümkündür. Ancak, sıradan bir vatandaş olarak değil, bir il başkanı sıfatıyla bu söylemi ifade etmek, açıktan ve alenen Türkiye düşmanlığı yapmaktır; bunun bir başka izahı olamaz... Bunun anlamı şudur; “…Türkiyeli Kürtler olarak devlete meydan okuyoruz…” Bu söylem açıktan bir tehdittir…Türkiye Cumhuriyeti anayasası garantisi altında olan bir siyasi partinin yetkilisi, çok net biçimde, "ırkçılık" yapmaktadır.

Pek iyi ırkçılık suç değil mi?...

Hani, “milliyetçilik” söylemine bile tahammülü olmayan bay “entel” takımı nerdesiniz?...

Türk milliyetçilerine “…ırkçı, kafatasçı, bölücü…” diyen beyefendi, acaba, devr-i saadetlerinde oluşan bu olayları, kabinesindeki iç işleri eski bakanın has hemşehirlisi olan il başkanı hakkında ne diyecekler? Herkes merak etmekte de!...

Bu söylem karşısında merak ediyorum, mütareke basını neler söyleyecek?...

Ali Kemal tipi “köşe kapmış” yazıcılar neler söyleyecek ve yazacaklar?....

Aydınlıkları kendinden menkul sözde aydıncıklar ne kerem buyuracaklar?...

Muhteremler, beslemeler, dönmeler, şaklabanlar, yağdanlıklar neler yazacak ve söyleyecekler, merak ediyorum…

Yüzyıllardan beri Anadolu’da birlikte yaşayan farklı soylara ait insanları birbirlerine düşürmek için, birbirine kırdırmak için, bir Kosova, bir Bosna oluşturmak için görev üstlenmiş provokatörler!...

Bu, resmen bir felaketin çığırtkanlığıdır…

Türkiye’yi “iç savaşla” tehdit etmektir…

Bunun adı, demokratik ortamın nimetlerinden yararlanarak düşünce, fikir beyan etmek değildir…

Türkiye’deki tüm yazılı-sözlü-renkli-renksiz medya kuruluşları, patronları, köşe yazarları, sivil toplum örgütleri tek yumruk halinde birleşmeleri ve sesini yükseltmeleri gerekir…

Bekleyelim ve görelim dedik, fakat hiç ses çıkmadı bu kaynaklardan…

Aksine, aynı frekanstan yeni söylemler geldi, belediye başkanından, TBMM deki temsilcilerinden…

Bu ülkenin nimetlerinden yararlanan en nankör, en hain, en namert insanların dahi kanını donduracak bu söylemin sahibi derhal gerekli cezaya çarptırılmalı, aleni ibret olarak dünyaya ilan edilmelidir. Bu söylemlerle yapılmak istenen provokasyon görevi, başarılı olarak yerine getirilmiş, emir veren efendilerin gözüne girmiştir mutlaka…

Fakat, Türkiye'deki dirlik ve birlikten mutlu olan, en az Edirneli, Antalyalı, Trabzonlu, Vanlı, İstanbullu, İzmirli kadar bu vatan toprağının sahibi, bu bayrağın sevdalısı milyonlarca Kürt kökenli yurttaşımızı derinden yaralamıştır…

Hiç kimse sanmasın ki her “Kürt” kökenli vatandaş bu kafadandır…

Asla…

ÖNCEKİ

Atatürk’Ü Anlamak: Cumhuriyetin Temeli Kültürdür (2)…

SONRAKİ

6 ^0_C

Ramazan Demir

İhanetin Böylesi İlk Kez Görülüyor!...

Atatürk’Ü Anlamak: Cumhuriyetin Temeli Kültürdür (2)…

Yeni Üniversite Rektörleri İçin Seçim Kriterleri Öneriyoruz…

Önerilen Yazılar

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…

Ramazan Demir

İhanetin Böylesi İlk Kez Görülüyor!...

Atatürk’Ü Anlamak: Cumhuriyetin Temeli Kültürdür (2)…

Yeni Üniversite Rektörleri İçin Seçim Kriterleri Öneriyoruz…

Önerilen Yazılar

Atatürk’Ü Anlamak: Millet Olma Vasıfları…(4)

Gaziantepli (Ayintaplı) Ermeni Artin Kalayciyan’In Torunu Marya’Nın Merakı…

Yorum Yap

Kategoriler

Faydalı Linkler

Son Yazılar

Feodalizmin Devlete İsyanı: Dersim Olayları... (1)

Çanakkale'de Liseli Şehitler…

Tarih Tekerrür Etmesin…